16 Nisan 2019 Salı

Türkiye’deki gibi değil!


 Merhabalar;
 Uzun zamandır yazmak istediğim ama hiç fırsat bulamadığım güzellik sektörüyle ilgili yazıma nihayet zaman ayırabileceğim.


   Kanada’ya gelmeden önce yurtdışında yaşyan kişilerden sıkça duyduğum şey, “yurtdışında kuaförlük, estetisyenlik bilmiyorlar.” . Kanada’ya geldikten sonra da sosyal medyada bu fikir hiç bitmedi. Gerçekten insanlar burda istedikleri gibi hizmet bulamamaktan, pahalı olmasından çok şikayetçi... Peki hem Türkiye’de hem burda eğitim almış, çalışmış birisi olarak benim fikrim ne? 

  Estetisyen olduğum için bu bölümle ilgili fikirlerimi yazarak sonrasında da kuaförlerle olan tecrübelerimi aktarmak istiyorum.

   Öncelikle eğitim kısmına gelelim, Türkiye’de alacağınız eğitimle, burada alacağınız eğitim içerikleri birebir aynı olmakla beraber, burda eğitim saati daha uzun, daha detaylı ve daha fazla uygulama içeriyor. Her iki yerde de eğitimi tamamladıktan sonra yazılı ve uygulamalı sınavları geçerek belge alınabiliyor. Burda da uygulama detayları değişiyor ve sınav içerikleri değişiyor. Mesela Türkiye’de tırnak teknisyeni sınavımı, 1 el manikür ve 20 soruluk testle tamamlamıştım. Burda 2 ele jel tırnak uygulaması, pedikür yapılıyor ve hijyen, teori, kanunlar olarak 3 ayrı parttan 400 soruluk bir sınava giriliyor. Yine aynı şekilde Türkiye’de kirpik belgemi hiç sınav ve uygulama olmadan almıştım, burda 1 full set kirpik uygulaması, hijyen, teori ve kanunlardan sınava giriliyor. Profesyonel görüşüm Kanada’daki eğitimin Türkiye’ye kıyasla daha donanımlı olduğu yönünde...

  Gelelim çalışma ve malzeme kısmına... Ben, Kanada’ya ilk gelişimde Türkiye’den kaliteli olduğunu düşündüğüm 1 bavul malzeme getirdim, çünkü burda ilk etapta dilini, yolunu yordamını bilmediğim yerden malzeme almak istemedim. Buraya geldiğimde öğrendikçe burdan da alışveriş yapmaya başladım ve Türkiye’den getirdiğim tüm malzemeleri çöpe attım. Burda kuaför malzemeleri satan yerlerde toptan, ucuz olsun diye ucuz mal yok. İyi ve kaliteli malzemeler satılıyor. Türkiye’de de iyi malzemelerin kaynağı Almanya ve Amerika.

  Türkiye piyasasında yeni yeni yer etmiş kirpik uygulaasından bahsetmek gerekirse; bu sektör Uzakdoğu’da doğmuş, Avrupa ve Amerika’da gelişmiştir. Türkiye’ye sektör Amerika ve Avrupa’dan girmiş, malzemeler burdan temin edilmiştir. Türkiye’de bu uygulamanın belgesini almak çok kolayken Kanada’da ciddi bir eğitim ve sınav sonucunda alınıyor. Türkiye’de son 2-3 yılda yükselen yıldız olan bu uygulama 1-2 kirpik çeşidiyle yapılırken, Kanada’da çok daha uzun yıllardır, belki 10 çeşit kirpik ile yapılıyor. Aynı şeyleri jel tırnak, micro blading, micro needing için de söyleyebiliriz. Bu uygulamalar için kullanılan malzemeler ve uygulama teknikleri Türkiye’de daha kısıtlı.

  Manikür konusuna gelirsek, yapılan uygulamalar Türkiye ile aynı. “Ay yok bunlar pens kullanmıyor.” diyen birisini daha fazla duymak istemiyorum. Pens kullanıyorlar. Hatta yukarıda bahsettiğim eğitimde manikür şekli Türkiye’deki eğitimle birebir aynı. Ama insanlar Türkiye’de etlerinin kesilmesine o kadar alışmışki, istedikleri bu. Türkiye’de eğitim almış birisi olarak söylüyorum, pensle et kesmek kadar hatalı ve sağlığa tehlikeli başka birşey daha olamaz. Pens ile et kesmek, tırnağı mikroplara ve hastalıklara karşı açık bir hale getirir, tırnak şeklinin bozulmasına ve zarar görmesine neden olur. Pens kullanılırken sadece tırnak üstü ölü deri toplanır. Türkiye’de de verilen eğitimler artık bu şekilde ve bu yanlış uygulamaları düzeltebilmek için odada eğitim seferberlikleri var. Rica ediyorum artık, “pens kullanmayı bilmiyorlar.” demeyin. Gerçekten doğru ve sağlıklı kullanıyorlar.

  Hijyen zaten çok önemli bir konu. Türkiye’de de hijyene gerekli önemin verildiğini düşünüyorum. 

  Ürün ve gıda tavsiyesi... Bu çok önemli bir nokta. Türkiye’de çok severiz biseyler önermeye. “Sizin cildiniz soluk, bilmem ne yiyin.” , “sizin tırnak lekeli, kalsiyum alın”, “sizin kirpikler dökülüyor, bilmem ne sürün.” diye uzar gider. Burda eğer ciltte, tırnakta, kirpikte, saçta olmaması gereken şekilde bir görüntü varsa, işlem yapmayı reddedip, doktora gitmesini tavsiye ediyorlar. Kimsenin ağzından şunu ye, şu vitamini al vs duymadım.

 Peki fiyatlar nasıl? Eğer, burda çalışmıyorsanız ve paranız Türkiye’den geliyorsa evet pahalı. Ama Kanada’da kazanıp harcıyorsanız, hayır pahalı değil. Hatta birim fiyat düşünürsek Türkiye’den daha ucuz. Benim burda 90 $ a yaptığım iş, Türkiye’de 300 lira. Ha her sene Türkiye ziyareti yapıyorsunuzdur, gitmişken orda yaptırmak ucuz gelir, o yüzden buraya pahalı diyebilirsiniz. Ama şahsen işlemlerimi burda yaptırmak daha güvenli geliyor bana.

  Kuaför konusuna gelirsek; onların da estetisyenler gibi öncelikli temasının sağlık olduğunu düşünüyorum. Saçımı açtırarak gri yapmak istedim, inanır mısınız kimse yapmadı. Neden mi? Saçlarım kahverengi ve renk skalasına göre açma işleminin saçıma, cildime zarar vereceğini söylüyorlar. Türkiye’de açıyorlar, ben bi kere gri yaptım dediğimde, inanamıyorlar. Neden saçını mafedecek bir işlemi yapıyorlar diye soruyorlar. Bana uzun uzun, hangi saçın neden açılamayacağını anlattılar. Bu konuşmalar, kuaförlere “ay bunlar bilmiyor, yapamıyor” diyerek yaklaşmamdan ziyade, onlara güven duymamı sağladı. Ha yapanlar yok mu, illaki vardır. Ben bulamadım, arayışımı da sonlandırdım. Kesim, boya bilmiyorlar kısmına da katılmıyorum. Tabii herkes aynı yetenekte olacak diye birşey yok, Türkiye’de de yoktu. Hepimizin en az 1 kere facia ile sonuçlanmış kuaför macerası olmuştur Türkiye’de, burda da olabilir tabii. Ama sokaklarda insanların kesimleri, boyaları beni iş bilmeyen kuaför dolu burası diye tetiklemiyor. Gittiğim her kuaförden de çok memnun kaldım.

  Yani işin özeti; profesyonel bir gözle baktığımda burda sektörün eğitimli, sağlık ön planda, daha kaliteli malzeme ile daha ileri tekniklerle çalıştığını düşünüyorum.

  Sevgilerle;
  Meltem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder