16 Aralık 2017 Cumartesi

Halifax'ta Tango



   Geçen cuma dil okulunda tango dersi veren bir hocaya atlayarak, "bi kere dans edebilir miyiz?" diye sordum. Çok uzun zamandır dans etmiyordum. Unutmuş olabilir miyim diye kendi kendime düşünürken, kendimi bi anda müziğin içinde kaybolmuş olarak buldum. Bisiklete binmek diye bir tabir vardır ya, işte tam da onu yaşadım... Çok keyifli 5 dakika geçirdim.

   Dans ettiğim hoca Lorne ve eşi Martina'yı geldiğimden beri Facebook'tan takip ediyorum. İlk fırsatta bi tango gecesine katılmayı planlasam da Olcay'ın gece çalışmasından dolayı pek mümkün olmadı. Ama dün çok şanslıydım; hem Olcay çalışmıyordu hem de milonga vardı. Üstelik o kadar ucuz fiyatlı ki, bunu kaçırmam mümkün değildi. Türkiye'de dans etmek, benim için artık lüks denilebilecek fiyatlara sahipti ve yıllardır gitmiyordum. Bu kıyaslama olayına hiç girmeden yazıda asıl anlatmak istediğim bikaç konuya değinmek istiyorum.

   Öncelikle geceye gider gitmez, beni Martina karşıladı. Biraz kendinden ve ortamdan bahsetti. Giriş ücretini bırakabileceğim bankoyu gösterdi. Banko dediğim, ufak bir masa, üstünde fiyatın yazdığı bir kağıt ve bir para kutusu var. Paramı aldım, geldim, orda öylece bekliyorum. Martina ve Lorne dans ederken, Martina beni gördü ve kutuya bırakmamı söyledi. Bu duruma oldukça şaşırdım. 20 dolar koyarak, paramın üstünü de kendim aldım kutudan. Burda hayat "güven" üzerine kurulu. Ama biz hala buna garipseyerek bakıyoruz... Sizce de hepimizin unuttuğu bir şey değil mi bu?

   İkinci ve beni en çok mutlu eden noktaya gelecek olursak, herkes Türkiye ve İstanbul'u biliyor. Çoğu gitmemiş, hatta sadece bir kişi gitmiş ama hepsi benimle İstanbul hakkında sohbet edebildi. Nedenine gelince; Murat Erdemsel... Herkes, Türkiye'yi duyunca Murat Erdemsel'i tanıyıp tanımadığımı soruyor. Murat Erdemsel'in başarılı danslarını sadece YouTube'tan takip eden birisi olarak, kendisiyle tanışmıyorum. Lorne ve Martina, Murat Erdemsel ile çalışmışlar ve kendisine oldukça hayranlar. Murat Erdemsel'in YouTube kanalına buradan ulaşabilirsiniz. Genel olarak yurtdışında yaşayanların en çok sitem ettikleri konu, insanların kafasında Türkiye'nin kötü bir imajı olması, haritada yerini bile bilmemeleri vs vs... Ama ben; dün gece Murat Erdemsel'in sayesinde çok gururlandım. Ülkemizi hiç görmemiş insanlar, başarılı dansçımız sayesinde ülkemizin güzel yanlarını tanıyorlar. Teşekkürler Murat Erdemsel...

   Üçüncü ve son konuya gelelim... Yine burda yaşayan Türklerin içini en çok burkan şey; insan ilişkileri... Birçok kişi Kanada'da insanlarının soğuk olduğundan şikayetçi. Ben bunları duyunca, "ya ben Kanada'da yaşamıyorum ya da onlar..." diye düşünmeden edemiyorum... Aksine ben Halifax'ta insanları Türkiye'den daha sıcak, daha samimi ve daha yardımsever buluyorum. Dün gece bunu bir kere daha anladım... Gecede çok fazla insan vardı, hoş onlar az olduğunu söylüyorlar, insanlar Christmas tatilini değerlendiriyorlar şuanda. Neyse; benim için kalabalık olan bu ortam, hem dans için hem de İngilizce pratiği için inanılmaz güzel bir fırsat oldu. İnsanlar tek tek gelerek benimle tanıştılar, güldük, eğlendik, dans ettik... Çok güzel, samimi ve sıcak kanlı insanlarla tanıştım. Gece biterken, hepsi tek tek sarıldı ve öptü. Buna ben de oldukça şaşırdım, çünkü en çok duyduğum şeylerden birisi de "burda insanların Türkiye'de olduğu gibi sarılma, öpme gibi kültürel alışkanlıkları olmaması"ydı. Resmen ben çekinerek sarılmalara karşılık verdim. Vedalaşırken herkes, mutlaka devamlı gelmemi, konuşma için benimle pratik yapmaktan ve benimle dans etmekten keyif alacaklarını defalarca tekrarladılar. "Birşeye ihtiyacın olursa seve seve yardımcı oluruz" diyen insanlara oldukça şaşkınım.

   Burda insanların güleryüzü, sevecen tavırları beni inanılmaz mutlu ediyor. Dans adı altında Halifax'ta insanlarla olan tecrübelerim de böylece yazıya dökülmüş olsun.

   Sevgilerle;
   Meltem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder