29 Ekim 2017 Pazar

Cumhuriyet'ten ayrı Cumhuriyet Bayramı


  Kanada'ya gelmek için çok emek verdik, çok yıprandık... Zar zor alabildiğimiz vizelere sevincim akşam olduğunda yerini hüzüne bırakmıştı... Olcay'a "vatanımızı terk etmek zorundayız, ne kadar acı..." dedim... Olcay'ın yurtdışında yaşama fikri yıllarca zaten yoktu ama artık keskin bir şekilde dine teslim olmaya başlamış, özgürlüklerin kısıtlandığı, bilimden uzaklaşmış bu topraklarda çocuğumuzu büyütmek istemiyordu...



  Bir yola çıkmıştık... Umutlarımızı, korkularımızı, hayallerimizi, insanlığımızı, benliğimizi, düşüncelerimizi, gelecek kaygılarımızı yüklenip bir yola çıkmıştık... 9 valizden daha ağır yüklerle, yeni hayatımıza hazırlanıyorduk.

  İlk etapta kira olan evimizi boşaltmamız gerekiyordu, bazı eşyalarımızı hemen satışa çıkardık. İkea'dan aldığım bir tabloma mahallemizden bir alıcı çıktı, adresimizi verdik ve geldi. 50 li yaşlarında bir kadın... ilk sorusu "yurtdışına mı taşınıyorsunuz" oldu. Evet dediğimizde, hiç tanımadığımız bu kadın, ağlayarak "tam da tahmin ettiğim gibi, bizi artık vatanımızda barındırmıyorlar, bizi göçe zorluyorlar." diyince yine o gece duygularımız birikti... Gerçi artık üzüldüğümüz vatanımızdan gitmek değil, vatanımızın geldiği haldi... Çok üzülüyorduk... Nerden nereye...

  29 Eylül'de uçağa binerken, beni yolcu etmeye gelen arkadaşım Yeliz ağlamakla ağlamamak arasında "hayır, ağlamıycam, sizin için doğru olan bu, sizin için çok seviniyorum... Benim asıl üzüldüğüm nokta artık bu ülkede sana, bana ekmek yok, herkes göç ediyor, göç etmek zorunda bırakılıyor... Zamanında burası Ermenilerin de vatanıydı, onları nasıl göçe mecbur bıraktılarsa şimdi de bizi bırakıyorlar..." diyerek bi duygu seline de o sürükledi. Boğazım düğüm düğüm olmasına rağmen ağlamadım...

  Eşimin de benim de Türkiye'de çok güçlü aile bağlarımız zaten yok... Evlilik maceramızdan bugüne kadar maddi manevi herşeyi Olcay'la beraber yaptık. O yüzden biz geride çok şeyimizi bıraktık, ailemiz, dostlarımız, evimiz, hayatımız, ah vah diye ağlanmadık. Galiba geride bıraktığımız bişey olmadığı için de göç etmemiz birçok kişiye göre daha kolay oldu.

  İşte bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayram'ında geride bıraktığım bir şeyi fark ediyorum... Öfke ve hüznüm birbirine karışıyor... Vatanımdan göç etmiş olmaktan ziyade, bugün orda yapılamayacak olan kutlamalara üzülüyorum... Son yıllarda ilmek ilmek dokunan şey; bayramlarımızı bizden almaktı... Kanada'da Cumhuriyet Bayramımızı daha özgür kutlayabiliyor olmak içimi yakan... Kanada'da özgürce evinize, arabanıza Türk Bayrağınızı asabilmek, özgürce Atatürk'e sahip çıkabilmek beni öfkelendiren...

  Söyleyecek, yazacak, ağlayacak o kadar çok şey varki...

  En büyük temennim; Ortadoğu bataklığına saplanan ülkemizin bir an önce aydınlık günlere kavuşabilmesi... Bu konuda artık çok umutsuzum ama tek temennim bu...

  Dünyanın neresinde olursak olalım, Atatürk'le, bilimle, sanatla, aydınlık beyinlerle kalalım.

  Sevgilerle;
  Meltem



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder