Bugün Ege çok heyecanlıydı, çünkü ilk defa halloween şenliklerine katılacak.
Ben de heyecanla neler yaşayacak ne hissedecek diye merakla bekliyorum. Kanada'ya çok büyük bir heyecanla gelmesine rağmen inanılmaz derecede Türkiye sayıklaması bizi ara ara tedirgin ediyor. Hatta bazen, "Ben İngilizce konuşmak istemiyorum, onlar Türkçe öğrensin." diyerek kendisini de bizi de strese sokuyor. Olcay bu durumdan çok endişeli. Benim tepkimse "sen onu düşünme Olcay, ben daha vahim durumdayım." şeklinde oluyor. Temel olarak günümü kurtarabilsem de bazen "hello" bile diyemeyecek duruma geliyorum. Olcay delirmek üzere "insanları anlıyorsun, niye konuşmuyorsun." diye diye delirmek üzere... Neyse konumuza gelirsek, öncelikli amaç Ege'nin bugün çılgınlar gibi eğlenmesini sağlayarak, Kanada'nın eğlenceli taraflarını göstermek.
Halifax'ta aynı işi yaptığım bir arkadaşla tanıştık. Ceren... Onun da 12 yaşında bir oğlu var, bu akşam beraber dolaşmak için sözleştik. Gittiğimiz mahalleye ayrı bir beğeni de duydum. Ege, çok ama çok eğlendi. 3 koca poşet dolusu şeker, çikolata, cips topladı. O kadar çok topladı ki, hergün 1 tane yese bile 2018 halloween e kadar bitiremeyecek kadar çok 🙈 E biz de abur cubur karşıtı bir aile olarak hepsini sakladık. 3-5 gün birer tane falan vererek hepsini toz etmeyi planlıyoruz. Bunu da 1-2 sene anca uygulayabiliriz herhalde.
Halloween, Amerika kültüründe doğmasına rağmen bugün birçok yerde eğlenceli bir şekilde geçiyor. Kanada'da çocuklar çok değerli. Ve öyle sahneler gördümki; bugün amaç çocukları eğlendirmek... Çocuklara şakalar, şekerler, iltifatlar... Ege de çok mutlu bir akşam geçirdi. Belki de hayatında en keyif aldığı günlerden biriydi...
Seneye artık, İngilizceye hakim olmuş, kültüre adapte olmuş olacak, seneye neler olacak, ne hissedecek onu da o zaman görücez...
Sevgilerle,
Meltem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder